Pratik bir Ölçü: Allah rızası

İslam dinini teferruatıyla bilmek uzun bir süreçtir. Düşünsenize Kur’an okuyacaksınız, hadisler okuyacaksınız, ilmihal bileceksiniz. Birileri bunları paket halinde size veriyorsa şanslısınız. Ancak böyle bir imkan yoksa, uzun, zahmetli süreçler sizi bekliyor demektir. Hele şu ışıltılı, eğlenceli ve hızlı hayat akıp dururken…
Ancak temel umdelere vakıf olan her kişinin elinde pratik bir rehber var: Allah rızası.
Allah rızası, aslında; aklın, geleneğin, fıtratın ve dinin uygun bulduğu hemen her şey demektir.
Bir şeye para vermeden önce, kendinize sorun: bunu alsam Allah rızasına uygun olur mu? Haram bir şeye mi para veriyorum? İsrafa dönük bir harcama mı? Müslüman kardeşlerim açlık ve sıkıntı içindeyken, benim bu şeye para vermem gerçekten Allah’ı razı eder mi?
İş başvurusunda bulunacaksınız. İş, Allah’ın razı olacağı bir sektörde mi? Bu işe girdikten sonra Allah rızasına aykırı bir takım işler yapmak zorunda(!) kalacak mısınız?
Biriyle sohbet etmeden önce örneğin: “bu kişiyle konuşmam Allah rızasına uygun mudur?”; “Konuşmak istediğim bu konu Allah rızasına uygun mudur?” sorularını sorabilirsiniz. Bu durumda kötü biriyle konuşmak bile, sevaba dönüşebilir. Kötü birine, nezaketle iyiliği anlatmanız, Allah rızasına uygun olurken; iyi biriyle Allah rızasına uygun olmayan bir konu konuşmanız sizi günaha sevk eder.
Biriyle kavga etmeden önce insan kendisine şunu sormalı: “bu kavgamdan Allah razı olur mu?” Bazı kavgalar Allah içindir, mesela vatanınızı düşmana karşı savunurken olan kavga gibi. Ancak çoğu kavga bu nitelikte değildir.
Allah rızası ilkesi, bir fikir olarak insanın düşünce, duygu ve davranışlarını yapılandırır; bir çerçeve çizer. Allah rızası arzusu bir mayadır, içine dahil olduğu her ortamın, her fikrin ve niyetin kalitesini yükseltir.
Allah rızası ölçüsü akılda kaldığı sürece, davranışları dönüştürmeye devam eder.
Allah razı olmayacaksa, bu hayatı yaşamanın ne anlamı var.